Tüm canlılar doğar büyür ve ölürler. Özellikle ölüm yaşlandıkça daha çok yaklaşan bir durumdur. Zira yaşlılık demek bir anlamda da artık vücudun organlarının eskisi gibi işlev görmemesi anlamına gelir. Dolayısı ile yaşlı bir insanın, genç bir insana oranla beslenme düzenine daha çok dikkat etmesi gerekmektedir. Öyle ki yaşlandığınızda yakalandığınız bir hastalığı gençken yakalandığınızdan daha zor atlatırsınız. Genç bir insan soğuk algınlığı gibi bir hastalığı bünye durumuna göre ortalama 1 haftada atlatırken aynı hastalık aynı metabolizmik durumda bir yaşlıyı günlerce yatağa bağlayabilmektedir.
Yaşlılık; bir insanın en duyarlı en hassas ve en kırılgan olduğu dönemdir. Bu hassaslık, duyarlılık ve kırılganlık sadece psikolojik değil fizyolojik olarak ta görülmektedir. Bu nedenle; yaşlılık dönemi içerisinde ki bir insanın beslenme düzenine çok dikkat etmesi gerekmektedir. Örneğin; çok sıcak veya çok soğuk besinler tüketmemeli, tüketilen besinler oldukça yumuşak olmalı, çok yağlı, şekerli tuzlu besinlerden kaçınılmalıdır.
Ayrıca; yaşlı bir insanın her türlü besin ihtiyacını mutlaka gerekli ölçü de karşılaması gerekmektedir. Kesinlikle haddinden fazla gıda almamalıdır zira sindirim sistemiartık eskisi kadar sağlıklı değildir. Hal böyle iken; protein, yağlar, karbonhidratlar, vitamin, mineral ve en önemlisi su ihtiyacını yaşlı bir insanın mutlaka düzenli ve DENGELİ olarak gidermesi gerekmektedir. Eğer yaşı ilerlemiş bir insan yeterince her türlü besin ögesi ile beslenmez ise bu durum onda çözüm bulunmaz sorunlara neden olabilir. Çünkü; yaşlı bir vücut kolay ve hızlı bir biçimde savunma mekanizması geliştiremez, bağışıklık sistemi eskisi gibi işlev görmez ve zarar gören hücreler eskisi gibi hızla kendini tamamlamazlar.
Tüm bunların ışığında tekrar etmek gerekirse:
- Un, yağ ve şeker tüketimi dengeli olmalı
- Genelde bitkisel gıdalar tercih edilmeli ve hayvansal gıdalar aşırı tüketilmemeli
- Uzun ama yorucu olmayan yürüyüşler yapılmalı
